Перевод: с турецкого на немецкий

с немецкого на турецкий

işe almak

См. также в других словарях:

  • işe almak — (birini) iş yerinde çalıştırmaya başlatmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • işe karışmak — 1) herhangi bir konuda katkıda bulunmak, görev almak Her işe karışır, fikrini söyler, uzun uzun nasihatler eder. M. Ş. Esendal 2) herhangi bir konuda olumsuz yönde müdahale etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • canını dişine almak (veya takmak) — 1) her tehlikeyi göze alarak işe girişmek Öyleyse niye uğraşıyoruz, canımızı dişimize takmışız, sen, ben, Ali, Yel Musa? Y. Kemal 2) bütün gücünü harcayarak yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başını koltuğunun altına almak — ölümü göze alarak bir işe girişmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gel demesi kolay ama git demesi güçtür — bir kimseyi işe almak, bir misafir çağırmak kolaydır ancak bir kimsenin işine son vermek, misafire git demek zordur anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • nasip — is., bi, Ar. naṣīb 1) Birinin payına düşen şey 2) Bir kimsenin elde edebildiği, sahip olabildiği şey Türk e ve Türk vatanına bir kurtuluş nasip ise onu gene Mehmetçiklerden beklemeliyiz. A. Gündüz 3) Kısmet, talih, baht Tembellerin nasibi aç… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yapmak — i, ar 1) Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır. Ç. Altan 2) nsz Olmasına yol açmak Durgun sular sıtma yapar. 3) nsz Yol almak 4) Onarmak, tamir etmek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»